Music-Lives.TK

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Music-Lives.TK


~HoşGeldiniz~ Misafir
Son Ziyaretiniz: Perş. Ocak 01 1970
Toplam Mesajınız: 0


    Ibrahim tatlıses epilasyon yaptırmış :D

    Keten*Prenses
    Keten*Prenses
    5.Derece
    5.Derece


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 559
    Yaş : 32
    Nerden : CeheNneTTeN
    Müzik Türü</b></s> : Y.O.K
    Rep : 0
    Tecrübe Puanı : 0
    Kayıt tarihi : 22/08/08

    Ibrahim tatlıses epilasyon yaptırmış :D Empty Ibrahim tatlıses epilasyon yaptırmış :D

    Mesaj tarafından Keten*Prenses C.tesi Ağus. 23 2008, 12:25

    Ünlü türkücü, kulağındaki tüyler üç günde bir uzayınca çareyi epilasyon
    yaptırmakta bulmuş. İşte Tatlıses’ten bugüne kadar duymadığınız samimi
    itiraflar.
    İbrahim Tatlıses Kelebek'teki röportajında bilinmeyen yönlerini
    anlattı.

    Çok güzel kilo vermişsiniz. Spor mu, diyet mi yaptınız?
    -
    Dört kilo verdim, dört kilo daha vereceğim. Yememe dikkat ediyorum. Bitkisel
    şeyler yiyip, vücudumun her yerine kan gitmesini sağlıyorum. Cildin pırıltısını
    da ot yememe borçluyum. Bunu Ender Saraç öğretti. Bütün sebzeleri kendi suyuyla,
    buharda pişirttiriyorum. Sonra pişen bu sebzelerin üzerine azıcık yağ
    gezdiriyorum. Üzerine isot, kekik atıyorum. Az tuzla yiyorum. Kızarmış yağla
    yapılan yemeği asla yemiyorum. Böyle kilo verdim.

    Zaten isot demek
    İbrahim Tatlıses demek...
    - Urfa isotu her derde deva. Her şeye iyi geliyor.
    Yaramadığı bir şey yok.

    Bu arada gerçekten de sağlam mideniz
    varmış...
    - Midem sağlam değildi. 15 yıl önce ülserim vardı. Şevket Küçük
    isminde Urfalı bir arkadaşım vardır. Onun annesi Urfa’da bilmem ne ağacının
    sakızından bir ilaç yapıyordu. O ilacı içtim, hemen iyileştim. Biraz da perhiz
    yaptım. Zaten hayatımda ilk kez o zaman perhiz yapmıştım. Tam 10 kilo vermiştim.
    Hiç unutmam kadınlar matinesindeyim, hanımın biri, "Ne bu halin, pantolonun
    düşüyor, küçülmüş" dedi. Zayıf halimi beğenmediler. Bir tanesi de "Niye ceketini
    çıkartmıyorsun?" diye sormuştu.

    Neden?
    - Neden olacak anla
    işte...

    Anladım, kalçanızı görebilmek için...
    - Bu 25 yıl önce oluyor.
    Ben kadınların böyle bir merakı olduğunu ilk o kadından duymuştum. O yüzden
    zayıflamış halimi beğenmediler.

    Peki, dönelim sağlıklı yaşam
    reçetenize...
    - Buradan bir tavsiyem olacak. Masanızdan kırmızı biberi asla
    ve asla eksik etmeyin. Bu kırmızı biber, kansere iyi geliyor, bağırsak,
    karaciğer, böbrek ne varsa vücudun her organına enerji ve güç saçıyor. Benim
    dinçliğimin sırrı hakiki kırmızı Urfa biberidir. Bir de kafama hiçbir şeyi
    takmıyorum. Kendime göre deşarj yöntemlerim vardır.

    Mesela?
    - İçime
    hiçbir şeyi atmam. Sinirlenirsem, bağırırım... Tarzan niye bağırıyor? Tarzan
    yöntemini kullanıyorum...

    BENDE BOTOKS YOK

    Peki bakım yaptırır
    mısınız? Yüz ve kırışıklık kremleri, nemlendirici falan kullanır mısınız?
    -
    Bakım yaparım. Pedikür, manikür hangisidir bilmem ama ikisini de yaptırırım. Ama
    onun dışında cilt bakımı yaptırmam, öyle krem falan da sürmem. Sadece
    kulaklarımdaki tüyleri aldırdım, o kadar. Lazerle yok ettiler.

    Yani kulak
    tüylerinize epilasyon yaptırdınız?
    - Adı epilasyon mudur nedir bilmem,
    lazerle bir şey yaptılar ve tüyler bitti, gitti. Artık çıkmıyor. Hormonlarım çok
    sağlıklı çalıştığı için kulaklarımdaki tüyler üç-dört günde bir çıkıyordu.
    Lazerle o dertten kurtuldum.

    Biliyorsunuz Emrah da vücudundaki tüyleri
    aldırtıyor.
    - Nasıl yani, gerçekten mi? Ben zaman zaman kollarımdaki tüyleri
    kısaltırım ama öyle komple alınır mı hiç ya!

    Saçlarınızı boyatmaktan
    sıkılmadınız mı?
    - Her tarafı beyaz olsa, boyamayacağım. Sadece şakaklarımın
    oralarda beyaz var, o yüzden boyuyorum. Yoksa ben de istemiyorum boyamak. Artık
    işi bıraktığımızda boyamayı da bırakacağım.

    Peki ben bir şey duydum;
    yüzünüze botoks yaptırıyormuşsunuz...
    - Noter kanalıyla bunu ispat etsinler,
    mesleğimi bırakacağım ve ne kadar servetim varsa size vereceğim. Eğer günün
    birinde böyle bir şeye ihtiyaç hissetsem bile asla botoks yaptırmam. Erkeğin
    evreleri ve devreleri vardır. Çocukluk, ergenlik, gençlik, orta yaş ve
    ihtiyarlık. Ben şu anda dördüncü evredeyim. Yani orta yaşlardayım. Kadın, her
    türlü bakımı yaptırabilir. Çünkü kadın güzeldir, erkek ise yakışıklıdır. Erkeğin
    yüzündeki çizgiler olacak ki, karizmatik olsun. Ben de şimdilik derin çizgiler
    yok. Tabii her şeyin başı, mutluluk. Yat, kat, uçak mutluluk getirmiyor.


    Yat, uçak olabilir ama önemli olan bunların keyfini çıkarabilmektir.
    Yani siz hiç uçağınıza atlayıp bir öğlen Paris’te yemek yemeğe gittiniz mi?
    -
    Daha o kadar sosyetik durumum yok. Aslında bu söylediğinizi yapmam lazım. Bana
    ne otelden, bana ne kebaptan, bana ne gömlekten. Sahnede benden iyi kazanan yok,
    benden çok çalışan yok, benim kadar ilgi gören yok ama ben hep başkaları için
    çalışıyorum, kendim için değil. Bu çok yanlış bir şey. Uçağım var, keyfini
    çıkaramıyorum. "Kaptan bugün Honolulu’ya gitmek istiyorum" desem, bitti... Adam
    bana bir rota çizecek ve gideceğiz. Eminim bu çok keyifli bir şeydir. Bunu
    yapacağım zaman da gelecek.

    63 YAŞINDA MESLEĞİ
    BIRAKACAĞIM

    Evinizin salonunda duran ilaç kutuları dikkatimi çekti. O
    kutuların içinde onlarca ilaç var. Neden bu kadar çok ilaç kullanıyorsunuz?
    -
    Her gün Omega 3 alıyorum, gerek olursa kas gevşetici de alıyorum. Baş ağrısı
    ilacım var. Yine günde iki tane bebe aspirini içiyorum. Amerika’dan getirttiğim
    vitaminler var, enerji ilaçlarım var, Ginseng içiyorum... Bir de unutkanlık
    ilacım var. Ben gece çalışıyorum. Bunları kullanmaya ihtiyacım var. Herkes gece
    eşine, sevgilisine, çoluğuna çocuğuna sarılıp uyurken, ben işime
    sarılıyorum.

    Biraz önce dediğiniz gibi "Hep iş, hep iş." Bu nereye kadar
    gidecek?
    - 63 yaşına geldiğim zaman mesleği bırakacağım. 63 Urfa plakası.
    Urfa plakasına gelince elimi eteğimi çekeceğim. Yani mesleğimin 48. yılında veda
    edeceğim sahnelere.

    Kendinizi yalnız mı hissediyorsunuz?
    - Etrafım
    çok kalabalık ama bu kalabalığın içerisinde gerçekten çok yalnızım. Bu yalnızlık
    nereye kadar sürecek, bilmiyorum.

    Ama bir sevgiliniz var?
    - O anlamda
    yalnız değilim canım. Herkesin bir sevdiği, saydığı, birlikte olduğu birisi
    vardır.

    Ömürlük mü peki?
    - Kesinlikle. Benim ilişkilerim öyle kısa
    vadeli olmaz.

    Ayşegül Hanım’la birliktesiniz değil mi?
    - Siz ne
    biliyorsanız, onların dışında birileri olamaz. İsim yok ama bildiğiniz
    doğrudur.

    Neden yanınızda olan kadınların elini tutup, sokağa
    çıkmıyorsunuz?
    - Benim duruşum o değil... Sarmaş dolaş dolaşmam. Ben Avrupai
    olamam. Ben hálá Urfa’dayım. Ya adamlar parayla kadın tutup, bir ay gazetelerde
    yazılıp çiziliyorlar. Niye, gündemde kalsınlar diye. Ben böyle gündemi ne edeyim
    ya! Ben sanatçıysam, sesimle gündemde olurum. Bu ne? Ben toplumun önünde kısa
    süreli ilişki bile yaşamam. Laçka olmam, cıvımam. Tabii ki günlük ilişkilerim
    oldu ama uzamasını severim, tercih ederim.

    ADALET HANIM
    EŞİMDİR

    İbrahim Bey siz ilk eşiniz Adalet Hanım’la hâlâ evli
    misiniz?
    - Ben mesleğimle evliyim. Ama özel hayatımda da
    evliyim.

    Resmi nikahlı mısınız?
    - Resmi nikah yok. Ben resmi nikáhı
    sadece Adalet Hanım’la yaptım. Altı yıl evli kaldım, sonra da boşandım. Ama
    halen Adalet Hanım, Allah katında dini nikáhlı olarak benim eşimdir. Ahmet’in
    anasıdır. O benimle evlendi. Çocuğunun başında oturdu, aslanlar gibi onlara
    baktı. Her ay aylığı, altına da arabası gider. O bir yana, dünya bir yanadır.
    Onun yeri benim dünyamda farklıdır. Boşanmamız da çok basit bir şey yüzünden
    oldu. Yoksa evliliğimiz devam ederdi.

    OSMAN'IN ÖLÜMÜ BELEŞ
    OLDU

    Geçtiğimiz hafta çok sevdiğiniz dostunuzu, Osman Yağmurdereli’yi
    kaybettiniz. Zamansız ölümler size ne hissettiriyor İbrahim Bey?
    - Osman’ın
    ölümü bana göre beleş bir ölüm. Bağırsağındaki bu hastalık tespit edilir
    edilmez, hemen orayı kesip alacaklardı. Bunun ameliyattan başka çözümü yok.
    Teşhis koyulduğu ilk gün ameliyat edilmesi gerekiyormuş. Amerika’yla
    görüşülüyor, Başbakan uçağını veriyor ama gidilmiyor. Osman’ın bu durumunda
    diller sustu, gözler küllendi. Her şey terse çalışmaya başladı. Bağırsak kanseri
    olan bir adam iki yıl yaşar mı? Yaşarsa da iki yıl sonra ölmek ahmaklıktır. Bu
    ahmaklık doktorların mıdır, ailenin midir, rahmetlinin midir bilinmez. Sonuçta
    Osman’ıma yazık oldu.

    Siz chek-up yaptırıyor musunuz?
    - Osman’ın
    vefatıyla dikkat etmem gerektiğini öğrendim. "Ölümden korkmuyorum" dersem yalan
    söylemiş olurum. Herkes gibi ben de korkuyorum. Ancak benim gibi bir adamın
    yapacağı çok iş var diye düşünüyorum. İşleri yeni yeni oturtuyoruz. 500 kişi
    benden ekmek yiyor. Birden bire bunları bırakıp gidiyorsun. Buna beleş ölüm
    denir.

    Yaşlılığınız için planlarınız var mı, merak ettim?
    - Ben
    yaşlılığımda çok huysuz olurum. Osman’la (Yağmurdereli) şöyle bir planımız
    vardı; 70 yaşına geldiğimizde bir villa yaptırıp, çok sevdiğimiz arkadaşlarımızı
    da yanımıza alıp, orada yaşayacaktık. Kumar oynayacaktık, vs. O evde dişi sinek
    bile olmayacaktı. Kadın huzuru bozar. Birkaç yardımcımız olacaktı, o kadar.
    Onları da yemeğimizi yapsın, çamaşırımızı yıkasın diye tutacaktık. Havuzumuza
    girecektik, oyun oynayacaktık. Elimizde bastonlarımızla dolaşacaktık. Hayalimiz
    bunlardı. Osman bana bu anlamda söz vermişti ama beni yalnız bıraktı

      Forum Saati Paz Kas. 24 2024, 10:04