sezen aksu
13 Temmuz 1954'de Denizli'nin Sarayköy
ilçesinde doğdu.Ziraat fakültesindeki öğrenimini yarıda bırakarak
profesyonel sarkıcılığa başladı.1970'lerin ortalarında 'Kaybolan
Yıllar', 'Gölge Etme' gibi sarkılarla yıldızı parladı. Şarkılarının
çoğunu kendi besteledi. Bazılarının da sözlerini yazdı. İlk kez 1979'da
sinema oyunculuğu denedi.- Minik Serçe- oyunculuk yeteneğiyle dikkat
cektiği, 'Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra' adlı muzikallerdeki 'Sen Ağlama
'Geri Dön', 'Dağlar Dağlar' gibi şarkılarla ününü perçinledi. Sonraki
'Git' kasetiyle zirvedeki yerini aldı. Türk pop muziğinin en güçlü
seslerinden Sezen Aksu, Aşkın Nur Yengi, Sertab Erener, Levent Yüksel,
Tilbe gibi bir zamanlar vokalistliğini yapmış gençleri pop muziğimize
kazandırdı.Üç kez evlendi ve bir çocuk annesi...
Sezen Aksu'nun albümleri: Serçe,Ağlamak
Güzeldir, Firuze, Sen Ağlama, Git, Sezen Aksu '88, Sezen Aksu Söylüyor,
Gülümse, Deli Kızın Türküsü, Işık Doğudan Yükselir, Gül Bahçeleri,
Düğün ve Cenaze, Adı Bende Saklı, Sarı Odalar(Ben Seni Çok Sevdim
Oplum)
Dillerden düşmeyen bazı şarkıları: Kaybolan
Yıllar, Gölge Etme, Yak Bir Sigara, Firuze, Hata, Ağlamak Güzeldir,
İkinci Bahar, Dilimin Ucunda Kelimeler, Geri Dön, Tukeneceğiz, Git,
unzile, Değer mi Hiç, Sarışınım, Bir Çocuk Sevdim, Seni İstiyorum,
Şinanay, Gidiyorum, Belalım, Hadi Bakalım, Gülümse, Masum Değiliz, Deli
Kızın Türküsü, Tenna...
HAKKINDA YAZILANLAR
BEBEK SEZEN
Fen öğretmeni Şehriban Hanım ile matematik
öğretmeni Sami Bey, Denizli'de tanışıp evlenirken, dünyaya gelecek
çocuklarını disiplinli bir şekilde yetiştirmeye karar verirler...
Şehriban Hanım ağır bir hamilelik dönemi geçirir, doktorların bütün
ısrarlarına rağmen çocuğunu aldırmaz. 13 Temmuz 1954de Fatma Sezen
Yıldırım dünyaya gelir... Çocukluğu dünyaya geldiği Denizli Sarayköy'de
geçer Sezen'in... Annesi ve babasıyla birlikte yaşadığı, Sarayköy'deki
derenin yanındaki iki katlı o evi hiç unutamaz...sezen
SEZEN... CÜCE BELA
Sezen 1999 yılında bir gazetenin yaptığı
röportajda o iki katlı evi ve çok sevdiği anneannesini şöyle
anlatıyor...'Alt katta Huriye teyzem otururdu... Üst katta ise
anneannemle biz... Babamla annem, aldıkları eğitim gereği bana karşı
hep mesafeli dururlardı... Bir yaıma kadar saçım yok, kabak kafalı bir
Sezen 'dim... Bir tek dudaklar gene böyle, iri etli dudaklar... Beni
epey özgür bırakmışlardı... Nasıl bırakmasınlar ki, adım 'Cüce Bela' ya
çıkmıştı... İlle de dikkat çekeceğim... Hiçbir şey yapamasam, durduk
yerde düşüp bayılırdım... İnsanlar benimle ilgilensinler diye neler
yapmazdım ki... Habire evden kaçardım mesela... 10 yaşımda makyaj
yapardım... Annemler bir ara benimle ilgili olarak çok çaresiz
kalmışlar. Beni kendi halime bırakma kararları da ondan sonra
kendiliğinden gündeme gelmiş zaten.'
YARAMAZ KIZ
Çocukluğunda "acaip bir yaratık" olduğunu
söyleyen Minik Serçe, bebekken bir gün annesinin yün yumaklarından
kendisine meme yapmış ve eve ziyarete gelen kaymakam düşüp,
bayılıvermiş. 10 yaşında makyaja başlayan Sezen, daha o zamandan
haftada bir saçını değişik renklere boyamaya başlamış. Çocukluktan
şöhret olmayı kafasına takan Sezen, İzmir'in bütün sokaklarında şarkı
söyler, milleti başına toplarmış. Konak - Köprü arasındaki troleybüste
aralıksız şarkı söylediğini söyleyen Sezen, bir gün bütün durakları es
seçen şoförle biletçinin açığa alınmasına neden olmuş.Annesi ve
babasının O'na hiç dokunmamış olması; belki de gençliğinde her on beş
günde bir dikkat çekme amacıyla intihara kalkmasına neden olmuştur. Bu
ten temasının yoksunluğuna karşın, Sezen ailesinin kendisine güven ve
sevgiyi sonsuz bir güçle hissettirdiğini söylüyor. O'na göre, yalnızca
sevgilerini gösterme şekilleri farklıydı.
KARA KUZU
Sezen Aksu'nun yaramazlıklarındaki en önemli
müsekkini anneannesidir... Nadire Hanım eski Osmanlı kadınlarından,
karizmatik ve etkileyicidir... Ve Sezen onun 'kara kuzu'sudur... Ancak,
Sezen'in yaşadığı ilk ve en önemli acı da onunla ilgili olur ne yazık
ki... Sezen hayatı boyunca unutmaz, unutamaz o acıyı...'Çok özel bir
kadındı anneannem. Mücadele içinde yaşamış, hayatı tırnaklarıyla
kazımış. Annem henüz altı yaşındayken dedem ölmüş, çiftlikteki tüm
işler onun üzerine kalmış. Her şeyi, tüm yükü göğüslemiş. Tam bir hanım
ağa... At binen bir kadın. Zeki, ileri görüşlü. 'Doğurdum diye sevmem
evladımı, faziletli olması gerek, sevgiyi hak etmesi gerek' derdi.
Kişiliğimde derin izleri var onun. 14 yaşımdaydım. İlk acımı onunla
yaşadım. Elimi tutarken öldü. 'Elimi ovar mısın?' dedi ve ben ağlamaya
başladım. Bana 'kara kuzum' derdi. 'Kara kuzum ağlama, üzülürüm.
Dilerim sen de benim gibi mutlu gidersin' dedi. Dua ederken, nefesi
kesildi. O gece anneannemin yanında uyudum, hiç korkmadım.'
KARA KUZU BÜYÜYOR
Büyüme çağında sanatın bütün dallarına ilgi
duyan Sezen, resim, tiyatro, dans dersleri alır. Lise hayatında kendini
iyice müziğe verir fakat yükseköğrenim için Ziraat Fakültesi'ni seçer.
Aynı yıllarda İzmir Radyosu sanatçılarının dersler verdiği İzmir
Radyosu Sanatçılar Derneğine girer ve dört yıl aralıksız, iki yıl
aralıklı altı yıl süreyle Türk Sanat Müziği eğitimi alır.
PROFÖSYÖNELLİĞE İLK ADIM
1970'te "Hafta Sonu" gazetesinin açtığı Altın
Ses Yarışması'nda 6. olan Sezen Ziraat Fakültesi'ne ikinci sınıfta
eldeva der, çünkü aklı,fikri ve yüreği müziktedir. Bir süre sonra da
Yeşil Giresunlu'dan, ilk plağını yapması için teklif alır. 1975'e
girerken piyasaya çıkan 'Haydi Şansım' adlı bu 45'lik plak, sadece 50
tane satar.'Moralim çok bozulmuştu... Çünkü o ilk plağımdan kendim ve
yakınlarım almıştı sadece... Kimbilir, belki de dağıtımı iyi
yapılamamıştı...' Sezen'in daha sonra Kusura Bakma, Gölge Etme,
Yaşanmamış Yıllar, Vurdumduymaz, Olmaz Olsun gibi parçalarla yıldızı
parlar. 1976 yılında Bebek Belediye Gazinosu nda ilk kez sahne
alır.Sezen 'in ilk filmi 1979 yılında Bulut Aras ile başrolleri
paylaştığı Minik Serçe olur. Serçe'nin ikinci ve son filmi ise 1990
yılında Ferhen Şensoy'la oynadıkları "Büyük Yalnızlık"tır... Sezen son
olarak 2000'in sonlarında ATV'nin sevilen dizilerinden İkinci Bahar'da
Sezen Aksu rolüyle yer alır.
ARTIK SEZEN AKSU VAR
1982 yılının ilk haftasında Şan Müzikholu'nda
"Sezen Aksu Aile Gazinosu" adlı müzikali sahnelemeye başlar. Sahnede 7
tipi canlandıran Sezen Aksu; Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Altan
Erbulak gibi usta tiyatrocularla aynı sahneyi paylaşır. Yine aynı yıl,
bugün en iyi klasikler arasında yer alan "Firuze" albümü çıkar. Ancak o
yıllarda eleştiriler pek de iç açıcı değildir. Ama kim ne dersin
Türkiye'de artık Sezen Aksu gerçeği vardır...
TELLİ DUVAKLI
10 Temmuz 1981de Beşiktaş Evlendirme
Memurluğu'nda telli duvaklı Sezen Aksu ile beyaz smokinli Sinan Özer
evlenir. Sezen Aksu'nun nikah sırasında Mithat Can'a 4.5 aylık hamile
olduğu gündeme gelir. 11 Kasım 1981'de Mithat Can doğar ve bundan iki
yıl sonra da bu evlilik son bulur. Ama dostlukları tıpkı diğer eşleri
Hasan Yüksektepe, Engin Aksu ve Ahmet Utlu da olduğu gibi asla
bitmez...
MÜZİĞİN ZİRVESİNDE
1984, 1986, 1988 ve 1989 yılında çıkardığı
albümlerle yükselişine hızla devam eder Sezen. 1991 yılında çıkan
"Gülümse" albümü çok farklıdır. Albümde bulunan bütün parçalar hit olur
ve hepsi klasikler arasına girer. Albümdeki "Hadi Bakalım" ın Avrupa'da
çıkan single'ı, klibi olmamasına rağmen iyi bir satış grafiği çizmeyi
başarır. Sezen Aksu artık müziğin zirvesindedir.
KAHPE KADER
Minik Serçe (Sezen Aksu'ya Minik Serçe adını
rahmetli gazeteci Yavuz Gökmen takmıştır) 31 Mayıs 1994'te
kaybettiğimiz Uzay Heparı ve 16 Ocak 1996'da kaybettiğimiz Onno
Tunç'tan büyük yara alır.Tam 17 gün oturduğu yerden kalkmaz,
kımıldamaz, gözleri bir noktada öylece kala kalır... Derken birden
resim yapmak gelir içinden... Tuvalin üzerinde beliren siyah beyaz
resimdeki kişi, Onno Tunç değil, ona 'kara kuzum' diyen anneannesi
Nadire Hanım'dır... Sezenin hayatında çok önemli yerlerde olan bu üç
kişinin terkini Sezen uzun süre kabullenemez. 6 ay evden
çıkmaz...'Resim yapmak iyi geldi... Ama bu arada hep düşündüm,
düşündüm... Sonra bir gün aynaya baktım ki, saçlarım bembeyaz olmuş...
Aslında beyaz saçlar da yakışıyor bana... Farklı bir görüntü...'
ONNO TUNÇ
Sezen 1999 yılında bir gazetenin yaptığı
röportajda Onno Tunç'la bir hatırasını şöyle anlatıyor... 'Sabah
saatlerinde başladık tartışmaya Onno'yla. Akşam oldu, hala
tartışıyoruz. Ağlamaktan gözlerim şişti. Evlerimiz de karşılıklı...
Döne döne tartışma, kavga... Sonunda bu geldi, kapımı tekmelemeye
başladı. Birden yukarı fırladım ve Smith Wesson marka silahımı
kaptım.Ne diyorsun sen Onno! diye namluyu doğrultup kapıya fırlayınca,
bu adeta ışınlandı... Yok oldu birden... Zigzaklar çizerek kaçtı... Ben
onu duvar dibine sindi sandım... Meğer karayoluna fırlamış, koşuyor...
O halini görünce, ben de asfalta çıktım, gülmekten sırtüstü uzanıp
debeleniyorum asfaltta. Nasılsa o korkuyla uzun süre geri dönmez dedim,
içeri girdim...Meğer o akşam Levent civarında beş ev soyulmuş. Polis
gece karanlığında panik halinde koşan Onno'yu görünce 'Hırsız budur
mutlaka' diyerek hemen enselemiş. Doğru karakola... 'Ben Onno Tunç'um'
demiş ama karakoldaki hiçbir polis tanımamış bunu... Kavga ettiğimiz
için benim adımı da verememiş... Sabahı karakolda etmiş... Derken, onu
tanıyan bir polis gelmiş sabah... Sevincinden polisin boynuna
sarılmış... Ancak o zaman salıvermişler... Bir daha kapımı hiç
tekmelemedi!'
PRODÜKTÖR SEZEN
Sezen Aksu vokalistlerine albümler yaparak
onlara birer star olma yolunu da açar. Sezen'in bize ilk tanıttığı kişi
Aşkın Nur Yengi'dir. 1990 yılında prodüktörlüğünü üstlendiği Aşkın N.
Yengi'nin ilk albümü, "Sevgiliye" albümü, milyona yakın trajıyla büyük
bir başarı sağlamıştır. Prodüksiyonunu üstlendiği ikinci kişi Sertab
Erener olur. "Sakin Ol" albümü, yine büyük bir satış başarısıyla
Sezen'in bir prodüktör olarak da ne kadar büyük işler yapabileceğini
gösterir.Sertab Erener'in albümünden bir kaç ay sonra Levent Yüksel'in
albümü "Med Cezir" piyasaya çıkar. Şarkılar ilk aylarda kimsenin
dikkatini çekmez ancak, bir kaç ay sonra farkedilen albüm bir milyonu
aşan tirajı ve klasikler arasına şimdiden geçen birbirinden güzel
şarkılarla Sezen'in prodüktörlükteki başarısını bir kez daha kanıtlar.
TANRI KRALİÇEYİ KORUSUN
Sezen 1991'den sonra çıkardığı bütün albümlerle
çok dikkat çeker, çok eleştirilir. 1995 yılında türkü ve Anadolu
atmosferiyle, 1996 yılında başka sanatçılara verdiği şarkıların bir
derlemesi ve Onno Tunç'a adanan Düş Bahçeleriyle, 1997 yılında yine
çok değişik bir tarzla Goran Bregoviç ile çalışarak karşımıza çıkar
Sezen. 1998 ve 2000 yılında çıkan albümlerde de yeniliklerine devam
eder. Belki de bütün bunlar Kraliçe 'nin zirve keyfini çıkarmasıdır...
MİTHAT CAN
Sezen oğlunu ne kadar çok sevdiğini şu cümleyle
çok iyi açıklıyor.Benim oğlumu sevdiğim kadar, beni seven
olmadı...Minik Serçe'mizin oğlu Mithat Can Özer 11 Kasım 1981 doğumlu.
Özel Atanur Oğuz Lisesi'nden mezun oldu. Şimdi ise Londra Music Schooll
'da okuyor Mithat Can. Sezen babaannelik hakkında ise şöyle
diyor:'Mithat Canın bir aşk bebeği yapmasını isterim ve ona ben bakarım.
13 Temmuz 1954'de Denizli'nin Sarayköy
ilçesinde doğdu.Ziraat fakültesindeki öğrenimini yarıda bırakarak
profesyonel sarkıcılığa başladı.1970'lerin ortalarında 'Kaybolan
Yıllar', 'Gölge Etme' gibi sarkılarla yıldızı parladı. Şarkılarının
çoğunu kendi besteledi. Bazılarının da sözlerini yazdı. İlk kez 1979'da
sinema oyunculuğu denedi.- Minik Serçe- oyunculuk yeteneğiyle dikkat
cektiği, 'Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra' adlı muzikallerdeki 'Sen Ağlama
'Geri Dön', 'Dağlar Dağlar' gibi şarkılarla ününü perçinledi. Sonraki
'Git' kasetiyle zirvedeki yerini aldı. Türk pop muziğinin en güçlü
seslerinden Sezen Aksu, Aşkın Nur Yengi, Sertab Erener, Levent Yüksel,
Tilbe gibi bir zamanlar vokalistliğini yapmış gençleri pop muziğimize
kazandırdı.Üç kez evlendi ve bir çocuk annesi...
Sezen Aksu'nun albümleri: Serçe,Ağlamak
Güzeldir, Firuze, Sen Ağlama, Git, Sezen Aksu '88, Sezen Aksu Söylüyor,
Gülümse, Deli Kızın Türküsü, Işık Doğudan Yükselir, Gül Bahçeleri,
Düğün ve Cenaze, Adı Bende Saklı, Sarı Odalar(Ben Seni Çok Sevdim
Oplum)
Dillerden düşmeyen bazı şarkıları: Kaybolan
Yıllar, Gölge Etme, Yak Bir Sigara, Firuze, Hata, Ağlamak Güzeldir,
İkinci Bahar, Dilimin Ucunda Kelimeler, Geri Dön, Tukeneceğiz, Git,
unzile, Değer mi Hiç, Sarışınım, Bir Çocuk Sevdim, Seni İstiyorum,
Şinanay, Gidiyorum, Belalım, Hadi Bakalım, Gülümse, Masum Değiliz, Deli
Kızın Türküsü, Tenna...
HAKKINDA YAZILANLAR
BEBEK SEZEN
Fen öğretmeni Şehriban Hanım ile matematik
öğretmeni Sami Bey, Denizli'de tanışıp evlenirken, dünyaya gelecek
çocuklarını disiplinli bir şekilde yetiştirmeye karar verirler...
Şehriban Hanım ağır bir hamilelik dönemi geçirir, doktorların bütün
ısrarlarına rağmen çocuğunu aldırmaz. 13 Temmuz 1954de Fatma Sezen
Yıldırım dünyaya gelir... Çocukluğu dünyaya geldiği Denizli Sarayköy'de
geçer Sezen'in... Annesi ve babasıyla birlikte yaşadığı, Sarayköy'deki
derenin yanındaki iki katlı o evi hiç unutamaz...sezen
SEZEN... CÜCE BELA
Sezen 1999 yılında bir gazetenin yaptığı
röportajda o iki katlı evi ve çok sevdiği anneannesini şöyle
anlatıyor...'Alt katta Huriye teyzem otururdu... Üst katta ise
anneannemle biz... Babamla annem, aldıkları eğitim gereği bana karşı
hep mesafeli dururlardı... Bir yaıma kadar saçım yok, kabak kafalı bir
Sezen 'dim... Bir tek dudaklar gene böyle, iri etli dudaklar... Beni
epey özgür bırakmışlardı... Nasıl bırakmasınlar ki, adım 'Cüce Bela' ya
çıkmıştı... İlle de dikkat çekeceğim... Hiçbir şey yapamasam, durduk
yerde düşüp bayılırdım... İnsanlar benimle ilgilensinler diye neler
yapmazdım ki... Habire evden kaçardım mesela... 10 yaşımda makyaj
yapardım... Annemler bir ara benimle ilgili olarak çok çaresiz
kalmışlar. Beni kendi halime bırakma kararları da ondan sonra
kendiliğinden gündeme gelmiş zaten.'
YARAMAZ KIZ
Çocukluğunda "acaip bir yaratık" olduğunu
söyleyen Minik Serçe, bebekken bir gün annesinin yün yumaklarından
kendisine meme yapmış ve eve ziyarete gelen kaymakam düşüp,
bayılıvermiş. 10 yaşında makyaja başlayan Sezen, daha o zamandan
haftada bir saçını değişik renklere boyamaya başlamış. Çocukluktan
şöhret olmayı kafasına takan Sezen, İzmir'in bütün sokaklarında şarkı
söyler, milleti başına toplarmış. Konak - Köprü arasındaki troleybüste
aralıksız şarkı söylediğini söyleyen Sezen, bir gün bütün durakları es
seçen şoförle biletçinin açığa alınmasına neden olmuş.Annesi ve
babasının O'na hiç dokunmamış olması; belki de gençliğinde her on beş
günde bir dikkat çekme amacıyla intihara kalkmasına neden olmuştur. Bu
ten temasının yoksunluğuna karşın, Sezen ailesinin kendisine güven ve
sevgiyi sonsuz bir güçle hissettirdiğini söylüyor. O'na göre, yalnızca
sevgilerini gösterme şekilleri farklıydı.
KARA KUZU
Sezen Aksu'nun yaramazlıklarındaki en önemli
müsekkini anneannesidir... Nadire Hanım eski Osmanlı kadınlarından,
karizmatik ve etkileyicidir... Ve Sezen onun 'kara kuzu'sudur... Ancak,
Sezen'in yaşadığı ilk ve en önemli acı da onunla ilgili olur ne yazık
ki... Sezen hayatı boyunca unutmaz, unutamaz o acıyı...'Çok özel bir
kadındı anneannem. Mücadele içinde yaşamış, hayatı tırnaklarıyla
kazımış. Annem henüz altı yaşındayken dedem ölmüş, çiftlikteki tüm
işler onun üzerine kalmış. Her şeyi, tüm yükü göğüslemiş. Tam bir hanım
ağa... At binen bir kadın. Zeki, ileri görüşlü. 'Doğurdum diye sevmem
evladımı, faziletli olması gerek, sevgiyi hak etmesi gerek' derdi.
Kişiliğimde derin izleri var onun. 14 yaşımdaydım. İlk acımı onunla
yaşadım. Elimi tutarken öldü. 'Elimi ovar mısın?' dedi ve ben ağlamaya
başladım. Bana 'kara kuzum' derdi. 'Kara kuzum ağlama, üzülürüm.
Dilerim sen de benim gibi mutlu gidersin' dedi. Dua ederken, nefesi
kesildi. O gece anneannemin yanında uyudum, hiç korkmadım.'
KARA KUZU BÜYÜYOR
Büyüme çağında sanatın bütün dallarına ilgi
duyan Sezen, resim, tiyatro, dans dersleri alır. Lise hayatında kendini
iyice müziğe verir fakat yükseköğrenim için Ziraat Fakültesi'ni seçer.
Aynı yıllarda İzmir Radyosu sanatçılarının dersler verdiği İzmir
Radyosu Sanatçılar Derneğine girer ve dört yıl aralıksız, iki yıl
aralıklı altı yıl süreyle Türk Sanat Müziği eğitimi alır.
PROFÖSYÖNELLİĞE İLK ADIM
1970'te "Hafta Sonu" gazetesinin açtığı Altın
Ses Yarışması'nda 6. olan Sezen Ziraat Fakültesi'ne ikinci sınıfta
eldeva der, çünkü aklı,fikri ve yüreği müziktedir. Bir süre sonra da
Yeşil Giresunlu'dan, ilk plağını yapması için teklif alır. 1975'e
girerken piyasaya çıkan 'Haydi Şansım' adlı bu 45'lik plak, sadece 50
tane satar.'Moralim çok bozulmuştu... Çünkü o ilk plağımdan kendim ve
yakınlarım almıştı sadece... Kimbilir, belki de dağıtımı iyi
yapılamamıştı...' Sezen'in daha sonra Kusura Bakma, Gölge Etme,
Yaşanmamış Yıllar, Vurdumduymaz, Olmaz Olsun gibi parçalarla yıldızı
parlar. 1976 yılında Bebek Belediye Gazinosu nda ilk kez sahne
alır.Sezen 'in ilk filmi 1979 yılında Bulut Aras ile başrolleri
paylaştığı Minik Serçe olur. Serçe'nin ikinci ve son filmi ise 1990
yılında Ferhen Şensoy'la oynadıkları "Büyük Yalnızlık"tır... Sezen son
olarak 2000'in sonlarında ATV'nin sevilen dizilerinden İkinci Bahar'da
Sezen Aksu rolüyle yer alır.
ARTIK SEZEN AKSU VAR
1982 yılının ilk haftasında Şan Müzikholu'nda
"Sezen Aksu Aile Gazinosu" adlı müzikali sahnelemeye başlar. Sahnede 7
tipi canlandıran Sezen Aksu; Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Altan
Erbulak gibi usta tiyatrocularla aynı sahneyi paylaşır. Yine aynı yıl,
bugün en iyi klasikler arasında yer alan "Firuze" albümü çıkar. Ancak o
yıllarda eleştiriler pek de iç açıcı değildir. Ama kim ne dersin
Türkiye'de artık Sezen Aksu gerçeği vardır...
TELLİ DUVAKLI
10 Temmuz 1981de Beşiktaş Evlendirme
Memurluğu'nda telli duvaklı Sezen Aksu ile beyaz smokinli Sinan Özer
evlenir. Sezen Aksu'nun nikah sırasında Mithat Can'a 4.5 aylık hamile
olduğu gündeme gelir. 11 Kasım 1981'de Mithat Can doğar ve bundan iki
yıl sonra da bu evlilik son bulur. Ama dostlukları tıpkı diğer eşleri
Hasan Yüksektepe, Engin Aksu ve Ahmet Utlu da olduğu gibi asla
bitmez...
MÜZİĞİN ZİRVESİNDE
1984, 1986, 1988 ve 1989 yılında çıkardığı
albümlerle yükselişine hızla devam eder Sezen. 1991 yılında çıkan
"Gülümse" albümü çok farklıdır. Albümde bulunan bütün parçalar hit olur
ve hepsi klasikler arasına girer. Albümdeki "Hadi Bakalım" ın Avrupa'da
çıkan single'ı, klibi olmamasına rağmen iyi bir satış grafiği çizmeyi
başarır. Sezen Aksu artık müziğin zirvesindedir.
KAHPE KADER
Minik Serçe (Sezen Aksu'ya Minik Serçe adını
rahmetli gazeteci Yavuz Gökmen takmıştır) 31 Mayıs 1994'te
kaybettiğimiz Uzay Heparı ve 16 Ocak 1996'da kaybettiğimiz Onno
Tunç'tan büyük yara alır.Tam 17 gün oturduğu yerden kalkmaz,
kımıldamaz, gözleri bir noktada öylece kala kalır... Derken birden
resim yapmak gelir içinden... Tuvalin üzerinde beliren siyah beyaz
resimdeki kişi, Onno Tunç değil, ona 'kara kuzum' diyen anneannesi
Nadire Hanım'dır... Sezenin hayatında çok önemli yerlerde olan bu üç
kişinin terkini Sezen uzun süre kabullenemez. 6 ay evden
çıkmaz...'Resim yapmak iyi geldi... Ama bu arada hep düşündüm,
düşündüm... Sonra bir gün aynaya baktım ki, saçlarım bembeyaz olmuş...
Aslında beyaz saçlar da yakışıyor bana... Farklı bir görüntü...'
ONNO TUNÇ
Sezen 1999 yılında bir gazetenin yaptığı
röportajda Onno Tunç'la bir hatırasını şöyle anlatıyor... 'Sabah
saatlerinde başladık tartışmaya Onno'yla. Akşam oldu, hala
tartışıyoruz. Ağlamaktan gözlerim şişti. Evlerimiz de karşılıklı...
Döne döne tartışma, kavga... Sonunda bu geldi, kapımı tekmelemeye
başladı. Birden yukarı fırladım ve Smith Wesson marka silahımı
kaptım.Ne diyorsun sen Onno! diye namluyu doğrultup kapıya fırlayınca,
bu adeta ışınlandı... Yok oldu birden... Zigzaklar çizerek kaçtı... Ben
onu duvar dibine sindi sandım... Meğer karayoluna fırlamış, koşuyor...
O halini görünce, ben de asfalta çıktım, gülmekten sırtüstü uzanıp
debeleniyorum asfaltta. Nasılsa o korkuyla uzun süre geri dönmez dedim,
içeri girdim...Meğer o akşam Levent civarında beş ev soyulmuş. Polis
gece karanlığında panik halinde koşan Onno'yu görünce 'Hırsız budur
mutlaka' diyerek hemen enselemiş. Doğru karakola... 'Ben Onno Tunç'um'
demiş ama karakoldaki hiçbir polis tanımamış bunu... Kavga ettiğimiz
için benim adımı da verememiş... Sabahı karakolda etmiş... Derken, onu
tanıyan bir polis gelmiş sabah... Sevincinden polisin boynuna
sarılmış... Ancak o zaman salıvermişler... Bir daha kapımı hiç
tekmelemedi!'
PRODÜKTÖR SEZEN
Sezen Aksu vokalistlerine albümler yaparak
onlara birer star olma yolunu da açar. Sezen'in bize ilk tanıttığı kişi
Aşkın Nur Yengi'dir. 1990 yılında prodüktörlüğünü üstlendiği Aşkın N.
Yengi'nin ilk albümü, "Sevgiliye" albümü, milyona yakın trajıyla büyük
bir başarı sağlamıştır. Prodüksiyonunu üstlendiği ikinci kişi Sertab
Erener olur. "Sakin Ol" albümü, yine büyük bir satış başarısıyla
Sezen'in bir prodüktör olarak da ne kadar büyük işler yapabileceğini
gösterir.Sertab Erener'in albümünden bir kaç ay sonra Levent Yüksel'in
albümü "Med Cezir" piyasaya çıkar. Şarkılar ilk aylarda kimsenin
dikkatini çekmez ancak, bir kaç ay sonra farkedilen albüm bir milyonu
aşan tirajı ve klasikler arasına şimdiden geçen birbirinden güzel
şarkılarla Sezen'in prodüktörlükteki başarısını bir kez daha kanıtlar.
TANRI KRALİÇEYİ KORUSUN
Sezen 1991'den sonra çıkardığı bütün albümlerle
çok dikkat çeker, çok eleştirilir. 1995 yılında türkü ve Anadolu
atmosferiyle, 1996 yılında başka sanatçılara verdiği şarkıların bir
derlemesi ve Onno Tunç'a adanan Düş Bahçeleriyle, 1997 yılında yine
çok değişik bir tarzla Goran Bregoviç ile çalışarak karşımıza çıkar
Sezen. 1998 ve 2000 yılında çıkan albümlerde de yeniliklerine devam
eder. Belki de bütün bunlar Kraliçe 'nin zirve keyfini çıkarmasıdır...
MİTHAT CAN
Sezen oğlunu ne kadar çok sevdiğini şu cümleyle
çok iyi açıklıyor.Benim oğlumu sevdiğim kadar, beni seven
olmadı...Minik Serçe'mizin oğlu Mithat Can Özer 11 Kasım 1981 doğumlu.
Özel Atanur Oğuz Lisesi'nden mezun oldu. Şimdi ise Londra Music Schooll
'da okuyor Mithat Can. Sezen babaannelik hakkında ise şöyle
diyor:'Mithat Canın bir aşk bebeği yapmasını isterim ve ona ben bakarım.